Babacan’dan muhalefete asgari ücret eleştirisi Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan muhalefetin asgari ücret konusundaki seçim vaatlerini 2002 öncesi ve bugünü kıyaslayarak eleştirdi. “Herkes geliyor bir şey söylüyor. Nasılsa işin yükü bizim sırtımızda” diyen Babacan: “Önemli olan paranın satın alma gücü. Net asgari ücretli bir vatandaş, 2002’de işçi 180 kilo makarna alıyordu, bugün 313 kilo makarna alıyor. 114 lira ayçiçeği yağı yerine bugün 144 litre yağ alınabiliyor” dedi. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Afyonkarahisar Sanayicileri ve İş adamları Derneği (AFSİAD)’ın organize ettiği “2023 Hedefleri ve Türkiye Ekonomisi” adlı toplantıda iş adamları, siyasiler, Sivil Toplum Kuruluşu Temsilcileri, akademisyenler ve çok sayıda davetli ile bir araya geldi. AFSİAD tanıtım videosu ile başlayan toplantıda ilk konuşmayı AFSİAD Başkanı Hüseyin Şehitoğlu yaptı. Şehitoğlu konuşmasında pek çok önemli noktaya dikkat çekti. Şehitoğlu, ihracatçıya söz verilen ancak halen uygulamaya geçmeyen yeşil pasaportu gündeme taşıdı. Şehitoğlu ayrıca, bağımsız hukuk sistemi vurgusu da yaparak, yabancı firmaların Türkiye’de maden ocağı alıp işletmesine bir takım önlemler getirilmesi gerektiğini vurguladı. İşte Şehitoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar; AFYON’UN DEĞERLERİNİ UNESCO LİSTESİNE ALALIM Afyonkarahisar’ın son dönemde parlayan yıldızı olarak gördüğümüz termal, sağlık ve kongre turizminin de gücünü arkasına alarak, tarihi konaklarımızın olduğu bölgenin geçmişi binlerce yıllık Karahisar Kalesi, Dünya Sanat tarihinin en önemli eserlerinden Selçuklu eseri Ulu Caminin manevi değerlerin de içinde olduğu bu bölgenin güçlü bir lobi faaliyeti ve etkin projelerle desteklenerek UNESCO kültür mirası listesine alınması için desteklerinizi talep ediyoruz. Somut olmayan dünya mirasında Mevlana ve Mevlevilik bulunmaktadır. Bu şehirde, kültür miraslarının hepsi bir arada ve çok daha fazla özellikleriyle birlikte bulunmaktadır. İnanıyorum ki, birlik ve beraberlik içinde sizlerin de destekleri ile UNESCO kültür mirasına Afyonkarahisar tarihi bölgesi katılarak dünyaya bir kez daha ismimizi duyuracağız. Böylelikle dünya turizminin ilgisini şehrimize çekmiş olacak, termal-sağlık, kongre ve tarih turizmi ile ilimiz ekonomisi ve sosyal yaşamı hak ettiği yere ulaşacaktır. İŞÇİ BULMAKTA ZORLUK ÇEKİYORUZ İşçi bulmakta zorluk çekiyoruz. Hatta bulamıyoruz. Devletimiz tarafından organize edilecek bir sistem ile sosyal yardımların tek elden koordine edilmesi sağlanmalıdır. Bu sorunların önümüzde ki dönemde el birliği ile güçlü bir siyasi irade tarafından çözüme kavuşturulacağına güvencimiz tamdır. Çünkü yeni Türkiye’de artık yolda yürüyen araca takoz koyma mantığının Allah’ın yardımı ve izni ile biteceğine inanıyoruz. KARŞILIKSIZ ÇEKLERLE BAŞIMIZ DERTTE Son dönemde iç piyasada karşılıksız çeklerde çok ciddi artışlar gözlemliyoruz. Karşılıksız çeklerdeki müeyyidelerin ve çek yasasının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. İFLASIN ERTELENMESİ MODA HALİNE GELDİ Adeta moda haline gelen iflasın ertelenmesi uygulamasına da hukuki bazlı kısıtlama ve günün koşullarına göre yeni kıstaslar getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. YENİLİKLER KULVARINDA DEVLETİMİZ ÖNÜMÜZÜ AÇSIN İnovasyon ve biyoteknoloji kulvarında devletin yol açması, artık bu konularda biz iş adamlarının ne yapacağımızın belirlenmesinde devletimizin önümüzü açmasını, somut projelerin üretimi ve modellerin ortaya konmasını bekliyoruz. EKONOMİK REFORMLARIN YAPILMASINI BEKLİYORUZ Dünya ekonomisinde artık makineler arası haberleşmenin başladığı 4’ncü jenerasyon sanayi modeline geçen dünyada yerimizi almak için ekonomik reformların yapılmasını bekliyoruz. TARIM VE HAYVANCILIKTA KAYIT DIŞININ ÖNÜNE GEÇELİM Tarım ve hayvancılıkta kayıt dışının önüne geçmek için girdi ve çıktılara uygulanan KDV’nin yüzde 1’e eşitlenmesi gerektiğine inanıyoruz. YEŞİL PASAPORTU İSTİYORUZ 1995-2000’li yıllara nazaran bu günkü Türkiye’mizin itibarı dünyada tartışılmaz bir noktada, ancak yurt dışı vize işlemleri için çoğu zaman bıktırılıyoruz. Artık ihracatçıya sözünü verdiğiniz yeşil pasaportu istiyoruz. MADENCİLİK BAKANLIĞI KURULMALI Madencilik Bakanlığı ve taşra teşkilatı acilen kurulmadır. Maden ruhsatları ile toprak sanayi saha ruhsatları hızlı bir şekilde sonuçlandırılmalı, her türlü talepler en geç 2 ay içerisinde neticelendirilmelidir. ÇİNLİ FİRMALARA MADEN OCAĞI VERİLİRKEN ÖNLEM ALINMALI Başta Çinli firmalar olmak üzere yabancıların maden ocağı alması ve işletmesine bir dizi önlemler getirilmesini bekliyoruz. SAĞLAM EKONOMİ İÇİN BAĞIMSIZ VE GÜVENİLEBİLİR HUKUK ŞART Sağlam bir ekonomi temellerinin ancak bağımsız ve güvenilir hukuk sistemi ile atılabileceğini düşünüyoruz. Son zamanlarda neredeyse hemen hemen her hafta yeni bir hukuk sorunu duyuyoruz. Türkiye’nin acilen bağımsız ve güvenilir bir hukuk sistemi oluşturması gerekiyor. KANUNLARI HERKES AYNI ŞEKİLDE YORUMLAMALI Kanun ve yönetmelikler toplumun her kesiminin aynı şekilde algılayacağı ortak anlaşılır, çok basit bir dille kaleme alınıp yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz. “SON 12 YILDA 11 MİLYAR YATIRIM YAPILDI” Ardından Afyonkarahisar Valisi Hakan Yusuf Güner söz aldı. Afyonkarahisar’ın ekonomisine değinen Güner: “Afyonkarahisar Valiliği Afyonkarahisar’a ait bir vizyon rehberi hazırladı. Bu vizyon rehberi sayfalara sıkışmış yazıdan ibaret değil, ciddi anlamda Afyonkarahisar’ın analizinin yapıldığı merkeze ve çevreyi ilgilendiren bir vizyon rehberidir. Seçimlerden sonra bu vizyon rehberini bütün kamuoyuyla değerlendireceğiz ve bu hedeflere yönelik çalışmaları sinerji oluşturarak yapacağız. Afyonkarahisar ili her dönemde gelişme trendini sağlamış bir ilimiz. Kentimizde son 12 yılda devletimizin ve hükümetimizin sağlamış olduğu kaynaklarla 11 milyar liralık yatırım yapıldı. Bizlerde Afyonkarahisar’da devletimizin ve hükümetin temsilcileri olarak bundan sonra el ele gönül gönüle Afyonkarahisar için hep beraber çalışacağız” şeklinde konuştu. “DÜNYADAKİ EKONOMİK TABLO İÇ AÇICI DEĞİL” Son konuşmayı Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan yaptı. Babacan konuşmasına dünya ekonomisi ile başladı. Şuanda dünya ekonomisinin 2008-2009 krizi etkilerini henüz üzerinden atamadığını ifade eden Babacan: “O krizin etkileri hala devam ediyor. Belki en kötü diyebileceğimiz dönem arkada kaldı ama dünya ekonomisi hala normale dönmedi. Dünya ticaretinin büyüme hızı kriz öncesi döneme göre aşağı yukarı yarı yarıya düşmüş durumda. Bu krizin etkisi gerçekten büyük oldu. Maliyeti 2. Dünya Savaşı’nın maliyetini aştı. Son bir yıllık döneme bakarsak büyük ekonomilerden ABD ekonomisinde toparlanma görüyoruz. İngiltere ekonomisinde toparlanma var. Ancak bunun haricinde Avrupa Birliği’ne üye olan pek çok ülkede ve Japonya’da büyüme hala güçlü değil ve çok kırılgan bir tablo var. Bir yandan Amerikan Merkez Bankası’nın sıkılaştırmaya gidecek oluşu, Dünya Merkez Bankası’nın sözüm ona ekonomiyi canlandırmak için şimdiye kadar görülmemiş miktarda para basıyor olması dünyada kur hareketliliğini çok çok artırmış durumda. Benzer bir durum Japonya’da da mevcut. Piyasaya ciddi şekilde müdahale ediyor. Gelişmekte olan ülkelerinde ekonomisi eskiye göre daha düşük seviyede seyrediyor. Çşn’de artık yüzde 9’luk büyüme oranları yok. Önümüzdeki 10 yılda Çin’in büyüme hızı yüzde 5’e kadar düşecek. Diğer gelişmekte olan ülkelerde de birbirinden çok farklı noktalar var. Brezilya’da büyüme durmuş durumda, Rusya’da yüzde 4’lük bir daralma yaşanacak bu sene, Ukrayna ekonomisi daralmaya devam edecek. Dünyadaki ekonomik tablo pek iç açıcı değil. Hele hele bizime n çok ihracat yaptığımız, bize en çok finasmanın girdiği Avrupa Birliği son derece zayıf bir tablo gösteriyor. İşte bu nedenle Türkiye’nin önümüzdeki dönemde çok çok dikkatli olması ve ekonomi politikalarına çok büyük önem vermesi gerekiyor. Bunun yanında jeopolitik risklerde artmış durumda. En büyük ve en önemli 5 riski sayın deseler bunların tamamı Türkiye’yi kucaklayan coğrafyada. Bugün Suriye’de iç savaş var. Irak’ın topraklarının 3’te 1’i terör örgütünün işgali altında. Yemen iç savaşın ortasına düşmüş durumda, Libya iç savaşla boğuşuyor ve Mısır’da askeri darbe var. Rusya ekonomisi de son derece kötü durumda” şeklinde konuştu. “ŞUANDA TÜRKİYE DÜNYA EKONOMİSİNİN YÜZDE 1’İ” “Türkiye’nin dünya ekonomik ve finans yönetiminin en önemli platformu olan G202nin dönem başkanlığını yapıyoruz” diyerek konuşmasına devam eden Babacan şunları söyledi: “3 yıl önce seçildik ve bu yıl başkanlık ediyoruz. G20’de dünya nüfusunun 3’te 2’si o masada yer alıyor. Dünya nüfusunun yüzde 75’i o masada, dünya Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın yüzde 85’i o masada oturanlar tarafından yönetiliyor. Biz Türkiye olarak daha önceden gelen gündem maddelerini güçlendirerek devam ediyoruz hem de kendi önceliklerimizi G20 gündemine getirdik. Burada ilk etapta kapsayıcılık var. Yani ekonomi politikalarınızı oluştururken her kesimi dikkate almamız gerekiyor. Reel sektörü, kobileri dikkate almalıyız. Sadece masa etrafında oturan ülkeleri değil, dünyanın geri kalanını da dikkate almamız gerekiyor. Burada KOBİ temamız çok çok önemli. Biz KOBi’lerin her bir tartışmada dikkate alınması gerektiğini söylüyoruz. Buda kabul gördü ve ortak metinde yer aldı. Biz G20’de gördük ki orada hep büyük şirketler ve büyük patronlar yer alıyor. Bu açıdan bizler Dünya Kobi Forumu’nu kurduk. Merkezi İstanbul’da olacak ama 130 ülkedeki kobinin ortak sesi olacak. Uluslar arası Ticaret Odası ile beraber başlattık. TOBB ve UTO kurucu oldu. Dünya Bankası ve OECD’de işin içine katıldı. Güçlü bir şekilde sahiplenilmiş güçlü bir yapı oluştu. Bütün uluslar arası platformlarda artık kobiler dikkate alınıyor. B20 yapılanması var ve onunda altında kobi iş gücü kurduk. O çalışma grubunun başkanlığını Afyon’lu bir iş adamı Melih Yurter yapıyor. Daha önce 5 çalışma grubu vardı biz 6. Olarak kobileri ekledik. G20’de önemli olan uygulamadır. Şuanda Türkiye dünya ekonomisinin yüzde 1’i. Uygulama ile ilgili mekanizma olursa 2018 yılında biz dünyaya 2 tane daha Türkiye ekonomisi kazandırmış olacağız. 3. Konu ise yatırımlar. Kamu yatırımlarına özel sektör nasıl dahil edilebilir? Bu sorunun yanıtı da oldukça önemlidir.” “İSTİKRAR VE GÜVEN ORTAMI KORUNMALI” Siyasi istikrar ve güven ortamının önemine değinen Babacan, “Ülkenin refahı için istikrara önemli. Bunun üzerine de makro ekonomik istikrar eklenmelidir ifadelerine yer verdi. Makro ekonomi için üç başlık var diyen Babacan: “Bütçe disiplini, bankacılık sistemi para politikaları bu üç sütun üçlü sacayak gibidir ve biri eksik olursa sistem çöker. 2008 krizinin başlangıç noktasına dönersek, bu finans yani bankacılık sektöründen kaynaklıdır. Dolayısı ile bankacılık sistemi sağlam olmalı, bütçe disiplini gerekiyor, merkez bankasının görev alanı para politikalarında da mutlaka mutlaka doğru olanı yapmak gerekiyor. Her üç ayakta da güven gerekiyor. Bunun üzerinde de mikro reformlar yer alıyor. Türkiye’de daha yüksek katmanlı bir sanayiye ulaşma, Türkiye’de tasarruf oranlarını artırma, daha modern bir tarım anlayışı bütün bunlar mikro reformları oluşturuyor” diye konuştu. “BİZİM EKONOMİMİZDE CARİ AÇIK SORUNU VAR” Siyasi istikrar varken bazen kıymeti bilinmiyor ve kötü dönemler unutuluyor diyerek istikrara vurgusu yapan Ali Babacan: “1990’lar da üçlü koalisyon vardı. O hükümet göreve başladığında Türkiye’nin toplam iç borcu eski parayla 29 katrilyondu. O hükümet görevden ayrıldığında 2002 yılında toplam borç 236 katrilyon. Bu 3-3,5 yıllık bir dönemde oluyor. O dönemde enflasyon yüzde 303, yani 100 liralık malın üzerine 300 lira zam gelmiş, 403 lira olmuş. Dolar kuru 395 bin lira bize devrettiklerinde 4 kat artmıştı. Geçmişte pek çok örnekler var. Ne zamanki güçlü ve sağlam bir istikrara yaşadı o zaman Türkiye ilerledi. Menderes ve Özal dönemi buna örnektir. Bizim ekonomimizin cari açık sorunu var. Bunun kendi paramızla finanse edilmesi olmuyor illaki farklı para birimleri ile finanse edilmelidir. Bunun tek yolu güven ve istikrar ortamını korumak. Güven ortamı bozulursa dışarıdan finansman bu ülkeye kolay kolay gelmez. Rusya’da petrol fiyatları yüksekken 150 milyar dolar sermaye kaçtı. Petrol fiyatı da düştü ancak faizleri artırmada çözüm buldu. Cari fazlası bir ülkeydi. Bizim sağlam kaynaklarımız yok, petrol ihtiyacın yüzde 5’ini karşılıyor. Sömürgeci bir ülkede olmamışız ancak kendi imkânlarımızı karşılaşmışız. Alnımızın teri ile ekonomiyi güçlendirdik. 1 milyon 800 bin Suriyeli misafirimiz ve ekonomi üzerinde de hiçbir olumsuz etki yok” şeklinde açıklamalar yaptı. “12 YILLIK DÖNEM EKONOMİNİN BÜYÜDÜĞÜ DÖNEM OLDU” Genel seçimlere ilişkinde konuşan Babacan seçimlerin önemine vurgu yaptı. Rehavet marjımız yok diyen Babacan şöyle devam etti: “büyük çoğunluğu Müslüman olupta huzur içerisinde yaşayan ülke kalmadı. Güvenecek ülke kalmadı. Bizim içimizde güven ve istikrarı bozmaya çalışanlar var. Dışarıda tehlike var. Ama dışarıdakiler ile işbirliği yapanlar var. Ne zamanki birlik ve beraberlik olur. Ne zamanki ülke istikrara sağlar o zaman güçlü oluruz. Fitne ve ayrışma memleketi kötüye götürür. Onun için çok çok dikkatli olalım. 12 yıllık dönem ekonominin büyüdüğü bir dönem oldu. İhracat 36 milyar dolardan 158 milyon dolara çıktı. Son 44 yılın en düşük enflasyonunu 2 sene önce gördük. Faizler tek haneye girdi. 2002 yılında hazineden sorumlu olduğumda yüzde 66 faiz ödüyorduk. Enflasyon yüzde 29. Aradaki fark fazlaydı. Yeterlimi değil. Daha düşük enflasyon olmalı ve daha düşük faiz olmalı. Gelir dağılımı da düzeldi. Obama Erdoğan’ın sağlık reformunu ABD’de yapmak istedi ama başaramadı. İnsan hakları konusunda bizleri eleştiren ABD, insan söz konusu olduğunda oldukça kötü durumda yer alıyor.” “SÖYLEMESİ KOLAY AMA YÜK BİZİM SIRTIMIZDA” Babacan muhalefetin asgari ücret vaatlerinde gönderme yaptığı konuşmasında şunları söyledi: “Herkes geliyor bir şey söylüyor. Nasılsa işin yükü bizim sırtımızda. Önemli olan paranın satın alma gücü. Net asgari ücretli bir vatandaş, 2002 sonunda ne alıyordu şimdi ne alıyor.2002’de işçi 180 kilo makarna alıyordu, bugün 313 kilo makarna alıyor. 114 lira ayçiçeği yağı yerine bugün 144 litre yağ alınabiliyor. 112 kilo toz şeker yerine 242 kilo toz şeker alınabiliyor. Aylık yüzde 8 faizleri bu memleket gördü. Maaşa yüzde kaç zam yapıldı bu önemli değil, siz o maaşın satın alma gücünü artırabiliyor musunuz önemli olan budur. Kimse kimseyi kandırmasın. Gerçekleri konuşmak gerekiyor.” Yargı reformunun oldukça önemli olduğunu da vurgulayan Babacan, bazı yapılanmalar bir ülkenin felaketini hazırlıyor demektir diye konuştu. Son olarak Afyonkarahisar’ın ekonomisini anlatan Babacan: “Afyon’un ihracatı 2002’de 55 milyon dolar geçen yıl 357 milyon dolar, kayıtlı çalışan 101 bin geçen yıl 153 bine çıkmış” diye devam etti. Konuşmaların ardından AFSİAD adına Babacan’a hediye takdim edildi. Haber-foto: Fatma UYGUN-Nail AZBAY