AFSİAD 2015 yılı ocak ayı istişare toplantısında konuşan AFSİAD Başkanı Hüseyin Şehitoğlu, Türkiye’nin geleceğe yönelik olarak sosyal ve ekonomik stratejiler oluşturmasının önemini vurgulayarak, bu stratejinin de üretimi artıran, teknolojiyi içselleştiren ve katma değeri yüksek ürünlerin üretiminde uzmanlaşmaya odaklanarak yapılması gerektiğini söyledi. Afyonkarahisar Sanayicileri ve İşadamları Derneği (AFSİAD) yeni yılın ilk toplantısını gerçekleştirdi. Anemon Otel’de gerçekleştirilen toplantıya AFSİAD Başkanı Hüseyin Şehitoğlu ve AFSİAD’a üye işadamları katıldı. Toplantının açılış konuşmasını Afyonkarahisar Sanayicileri ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Şehitoğlu yaptı. Ekonominin yeni bir daralma sürecine girdiğini vurgulayan Şehitoğlu 6 ana başlık halinde ekonominin durumunu anlattı. Şehitoğlu, “İlk ana başlık ekonominin daralmasıdır. Türkiye ekonomisi ekonomik büyüme performansı potansiyelinin altında kalmaktadır ve istikrarsız bir görüntü vermektedir. Her kriz dönemi sonrasında ekonomi toparlanmakta ve yüksek büyüme oranları yakalamakta ancak daha sonra daralmaktadır” dedi. “EN BÜYÜK SORUNLARIMIZDAN BİRİSİ İŞSİZLİK” Ülkemizdeki bir diğer sorununun da işsiz sayısındaki artış olduğunu kaydeden Şehitoğlu, “Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaşlardaki işsiz sayısı 2014 yılı haziran ayı döneminde 2 milyon 654 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise yüzde 9,1 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkelerde yüzde 8,3, kadınlarda ise yüzde 10,9 oldu. 3. etken ise enflasyon yeniden artış eğilimine girmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası /TCMB) eylül ayı beklenti anketinde yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 8,7’den yüzde 8,89’a yükselmiştir. Yurtiçi Üretici Fiyatları Endeksi ise 2013 yılında yüzde 6,97 iken 2014 yılında ağustos ayında açık bir artışla yüzde 9,88’e yükselmiştir. 4. etken ise bütçe açığı düşük düzeydedir. Ancak geleceğe yönelik sorunlar görülmektedir. Bütçe gerçekleşmeleri Türkiye ekonomisinin başarılı olduğu alanlardan birisidir. Bütçen finansman ve harcama biçimlerinde gelecek açısından sorunlar gözükmektedir. Türkiye’de bütçe açığı disiplinli bir maliye politikasının sonucu gibi görünse de aslında bütçe açığı bir seferlik gelirlerde KDV, ÖTV gibi dolaylı vergiler ve ithalatta artışın yarattığı vergi gelirleri ile finanse edilmektedir” şeklinde konuştu. “CARİ AÇIĞIMIZ YÜKSEK SEVİYEDE” Cari açığın halen yüksek seviyede olduğunu söyleyen Şehitoğlu: “Uluslararası finansal sermaye piyasalarının 2004 ve 2005’te olağan dışı bir gelişmeden geçmesi ve Türkiye benzeri yeni yükselen piyasa ekonomilerinin bu akımlardan yoğun bir şekilde etkilenmesi cari açık sorununun anlaşılması açısından çok önemlidir. Dış ticaret açığı ise 2013 yılında yaklaşık 80 milyar doları bulmuştur. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzdesi olarak bakıldığında ise cari açık düzeyinin 2013 yılında yüzde 7,9 olarak gerçekleştiği, 2014 sonu itibari ile bu oranın ideal seviye olan yüzde 5’in altına çekilmeyeceği anlaşılmıştır. Bu durum Türkiye ekonomisinin özellikle uluslar arası piyasalarda kırılgan hale getirmekte ve petrol, doğalgaz, enerji bağımlılığının yüksek olduğu bir ortamda dış şoklara karşı savunmasız hale getirmektedir” diye konuştu. Son olarak borç yükünün giderek arttığı hususuna değinen Şehitoğlu: “Türkiye ekonomisi hem iç borç hem de dış borçlar açısından giderek ağırlaşan bir yükümlülüğün altına girmektedir. Merkezi yönetim İç borç yükü 2014 yılı tamamlanmadan 408,2 milyar TL2ye ulaşmıştır. Cari işlemler açığının spekülatif nitelikli ve borç artırıcı bir yöntemle finanse edildiği bir yapıda 2002 yılında 130,9 milyar dolar olan dış borç yükü ise büyük bir artışla 2014 yılı sonlarında 386,8 milyar dolara ulaşmıştır” ifadelerini kullandı. ŞEHİTOĞLU’NDAN EKONOMİYİ GELİŞTİRME ÖNERİLERİ Türkiye ekonomisi için uzun vadeye yönelik önerilerde bulunan Şehitoğlu önerilerini şöyle anlattı: “Türkiye artış hızı yavaşlarsa da nüfusu artan ve aşırı plansız kentleşme olgusu ile karşılaşan bir ülke olduğu için sosyo-ekonomik açıdan önemli kararlar alma ya da geleceğe yönelik stratejik önlemler almak zorundadır. Bu yapı içerisinde üretime daha fazla önem verilmesi istihdam üzerindeki vergi yüklerinin azaltılması, tarımdaki çözülmenin kontrol altına alınması kaynakların sadece inşaat sektörüne aktarılmaması, teknolojiyi içselleştiren ve katma değeri yüksek ürünler doğrultusunda uzmanlaşma çabasına odaklanılması gerekmektedir. Aksi takdirde ne yüzde 10 kemikleşen işsizlik oranı ile ne de gelir dağılımı dengesizliği ve yoksulluk ile mücadelede başarılı olunması toplumun bütününün daha fazla refah, hukuk, adalet, demokrasi taleplerinin karşılanması mümkün görünmemektedir.” AİLE İŞLETMELERİ NASIL SÜRDÜRÜLMELİ? Ardından Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Duygu Kızıldağ, “Aile İşletmelerinde Kurumsallaşma ve Sürdürülebilirlik” konulu bir sunum yaptı. Aile şirketinin tanımı ile konuşmasına başlayan Kızıldağ: “Aile işletmeleri aile bireylerinin oluşturduğu işletmelerdir. Aile işletmelerinde sıklıkla hem ailedeki hem de işletmeleri rolleri birbirine karıştırır. İş tanımı ve görev tanımının net olmadığı çoğu kez işi gelecekte kimin yöneteceğinin sorgulandığı özellikle kalabalık ailelerde aile üyeleri arasında yetki güç mücadelesinin olduğu kuzen, elti, gelin, damat, görümce sorunlarının yaşandığı ülkemizde genellikle ataerkil yapıda ve kurucu kuşağın gücü bırakmak istemediği işletmelerdir” ifadelerini kullandı. “EN BÜYÜK SORUNLARDAN BİRİSİ KURUMSALLAŞMAMA” Aile şirketlerinde yaşanan en büyük yaşanan sıkıntının kurumsallaşmayı sağlayamamak olduğunu söyleyen Kızıldağ, “Ülkemizdeki aile kuşaklarının yüzde 30’u ikinci kuşak, yüzde 12’si üçüncü kuşağa, yüzde 3’ü de dördüncü kuşağa işletmelerini sürdürülebiliyor. Kurumsallaşmadan kasıt sadece kural koymak değildir. Tep tip kurumsallaşma yoktur. Yanlış kurumsallaşma hantallığa yol açar ve işletmeyi öldürür. Kurumsallaşma için koyulan kurallar yazılı hale getirip duvara asmak için değil benimseyip uygulamak için konulmalıdır. Doğru kurumsallaşma için ne yapılmalı? Mevcut durum analiz edilmeli, aile ve işletme değerleri belirlenmeli, örgüt şemasının oluşturulması, stratejilerin belirlenmesi ve planların yapılması, görev tanımlarının belirlenmesi, yönetim kurulu ile ilgili tanımların yapılması ve aile anayasasının oluşturulması ve bunların sonucunda aile meclisinin oluşturulması gerekiyor” ifadelerine yer verdi. KIZILDAĞ’DAN AFYONKARAHİSAR POTANSİYELLERİNİ VERİMLİ KULLANMA ÖNERİLERİ Sunumun ardından soru cevap bölümüne geçildi. AFSİAD Başkanı Şehitoğlu, Afyonkarahisar’da ekonominin daha fazla geliştirilmesi için neler yapılmalı? Sorusunu Kızıldağ’a yöneltti. Kızıldağ, “Afyonkarahisar’da blok mermer satışı artık durdurulmalı. Bunun yerine işlenerek satılması daha kadar değer kazandıracaktır. Bunun dışında Afyonkarahisar’da tavukçuluk yapanların diğer illerdeki mesela Elazığ’da bulunan özgür tavuk sistemini getirerek, tavuklardan daha fazla verim alabilirler. Tavuk gübrelerinden enerji üretimi, yine tavukçulukla uğraşanlara güneş paneli koyarak enerji üretimi tavsiye edebilirim. Termal tesislerin belli bir stratejisi yok. Yani bana nasıl müşteri gelsin. Ben olsam 100 tane geleceğine 30 tane gelsin daha fazla para kazanayım derim. Bunu sağlamak için tesisi inşa ederim” diye konuştu. Konuşmaların sonucu dernek bünyesine katılan yeni üyelere plaketleri takdim edildi. Derneğe yeni katılan İsmail Genelioğlu, Hüseyin Şehitoğlu’na yazdığı şiirini okudu.